Ara

Sesini Duymadığınız Kadınlarımızın Sesi

  • Bunu Paylaş:
post-title

Kadına yönelik şiddet kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan, kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. bu ihlaller gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülmekle birlikte, kadınlar dünyanın bütün ülkelerinde fiziksel ve psikolojik şiddet tehlikesi altında yaşamaktadır.

 

352f9c35b27522ab5a032cb0f8e773f869ae25698d0668787f68658d278b9565

 

Kadına şiddet şu zamanda karşılaştığımız en büyük sorun. en büyük rezillik. Kadın eşinden ayrılıyor, ayrılamaz diye şiddete maruz kalarak öldürülüyor. Arkasında sevdiklerini bırakıyor. Yaşayamıyor, kariyerini yapamıyor. Kız eve geç geldiği için şiddet görerek hastanelik oluyor. Sonra ailesinin sözünden çıkmayacaktı deniyor. Çocuğa psikolojik şiddet uygulanıyor. Çocuk istediğini yapamıyor. Annem babam kızar diyor, hayatını yaşayamıyor. Kadın kocasından psikolojik şiddet görüyor. Yolda yürürken başı eğik yürüyor, çıkıp arkadaşlarıyla gündüz vakti dahi dolaşamıyor. Nerede bu çocuğun, kadının özgürlüğü, nerede yaşama hakkı, nerede mutluluğu? Adalet nerede? Kimse şiddet görmek zorunda değil. Belki psikolojik belki fiziksel şiddet.

 

7d4152fb91e147c89036274d67f2288f55cf22948d0b105e3f933a5525b441cf

 

Kadına yönelik şiddetin kilit noktasına cehalet diyeceğim ama ne yazık ki eğitim seviyesi yüksek olan doktorlar arasında, öğretim görevlilerinde bile benzer durumlar var. Aile içi şiddet var! kadına şiddet var! Çok üzülüyorum. Hatta ve hatta kadına yönelik şiddeti savunan kadınlar dahi var! Bu şekilde eğilimi olan herkesin bunun bir hata olduğunun farkına varması lazım. terapi mi alması lazım her ne gerekiyorsa artık yapması lazım.

 

afca70749935dea9f36e21d549f3aa1ad1031f591b19c8c0bff9fa36984e27e7

 

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk yıllar öncesinde kadınların toplumdaki önemini ve değerini öne sürmek için herkesin bildiği şu sözleri dile getirmişti: “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” Bu cümle teknolojinin gelişmediği, okur-yazar oranının oldukça kısıtlı olduğu ve yeni baştan bir devlet kurma aşamasında olan bir dönemde söylenip bugünümüze kadar taşınırken günümüzde kadınlara yapılan saygısızlığa anlam veremiyorum. Hatta birilerinin çıkıp rahatça, kadına yönelik şiddeti öylesine bir şeymiş gibi konuşmasına katlanamıyorum. Bu cümleye ilişkin olarak: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu’nda yaptığı sunumda. Bakan Yanık, pandemi döneminde kadına şiddet olaylarındaki artışın “tolere edilebilir (hoş görülebilir, tahammül edilebilir)” düzeyde olduğunu söyledi.

Tepki göstermemiz gereken şeylere susup yorum yaptığımız için ülkemizde kadına şiddet hala "ne yazık ki" yeterince dikkat çekemiyor. Geçen yıl bu ülkenin haberlerinde ve gündeminde ömrünü yurt dışında geçirmiş bir mankenin Fahrettin Koca’yı tanımaması var idi. Bu haberlerin çıktığı kanallarda da bu kadınlar alaya alınıp "dünyanın olay haberi yapılmışçasına" gururla sunulurken pandemi sürecinde artan kadına yönelik şiddet vakalarına iki çift söz söyleyip bu konu üzerinde alınması gereken önlemler hakkında bir çift söz söyleyemediler. Artık bir şeyle dur deme zamanı gelmedi mi? Ülkemizdeki pis zihniyetlerin tamamını değiştirmek elimizde değil fakat geleceğe pırıl pırıl kadına değer veren nesiller yetiştirmek bizim elimizde. Çünkü bir ailede kadına değer verilmiyor ise bu ailenin yetiştireceği nesiller de gelecekteki nesillere aynı düşünceyi empoze etmeye devam edecektir.

 

ecade998951ad709a32ec0844ad9c030abad87214d15637a455ae0a87809b8e6

 

Yıllardan beri erkekler ve kadınlar arasında yapılan kıyaslama bir türlü son bulmadı. Oysaki ikisi de insan... Kadın toplumun hiçbir yerinde bir erkeğe boyun eğmek zorunda değildir. Bir erkek hangi özgürlük alanına sahip ise bu kadının da hakkıdır.

2019 yılında uğradığı şiddet yüzünden ölen kadın sayısı: 421 iken bu sayı 2020 yılında: 408 ve 2021 yılının daha ortasına dahi gelememişken 160 olmuştur. Sayılar dile kolay... Bu dünyaya herkes doğup büyüyüp ölmek için gelir. Fakat bize tanınan kısıtlı ömürlerde gücümüzün yetmediği bir kişi tarafından çaresizce katledilerek öldürülmek ne acı... Kaç kişi ölümünün çaresizlik ve güçsüzlükten dolayı geleceğini bilse doğmak isterdi?

Neydi bizim istediğimiz mesela durup düşündünüz mü? Kendimizi korumak zorunda kalmadan, hareketlerimize bir şeyler söylenmeden yaşamaya çalışma hayali ne kadar güzeldi içimizde bir bilseniz. Nice Özgecanlar, nice Emineler, nice Pınarlar, nice Şulelerle öldük ve yeniden doğmak zorunda kaldık bu belalı devirde ruhunuz duydu mu? Kini, hırsı, egoyu sevginin altına sığdıran ve bununla birlikte vahşiliği ‘cinnet’ başlığıyla süsleyenlere kaç gece kan kustuk. İnsanlık tarihinin en acımasız devrinde tacize, tecavüze, katledilmeye göz yuman herkesin yakasına ilişsin ahlarımız.

db1015156b839063c23aa1b7f7b7a9be
 

Benil Ergül

Benil Ergül