Denizin yüzeyine bakıp geçenler belki dipteki canlıların yaşadığı bu ölümü görünce Marmara'nın çığlığını duyarsınız.
Marmara Denizi günümüzden 7000 yıl öncesine kadar bir göl iken Karadeniz tufanı ile İstanbul Boğazı'nın suyla dolması sonucunda bir deniz halini almıştır. Karadeniz'i ve Ege Deniz'ini Akdeniz'e bağlayan bir iç denizdir. Türkiye'nin Asya ve Avrupa kısımların birbirinden ayırır. Karadenize İstanbul Boğazı, Ege Denizine Çanakkale Boğazı ile bağlanır. Yüzölçümü 11,350 km²'dir. Dünyanın en genç denizi ve oşinografik özelliğinden dolayı çok ciddi biyolojik farklılıklara sahiptir. Yani üst su kütlesinde Karadeniz, alt su kütlesinde Akdeniz kökenli canlılar ağırlıktadır. Ayrıca konumundan ötürü Türkiye'nin önemli ekonomik kaynaklarından biridir.
Mart ayında balıkçıların söylemi ile gündeme gelen ve Maramara Denizi'nde görülen ''deniz salyası'' yani müsilaj gün geçtikçe Marmara Denizi'ni boğmaya devam ediyor. Aylardır bu sorunun yoğunlaşması ve bir türlü geçmemesi nedeni ile konu medyaya yansıdı.
Dünyanın en genç, bereketli, ilginç denizlerinden Marmara gözümüzün önünde öldürülüyor. Suyun yüzeyini, derinlerini saran müsilaj, balıkçıların deyişiyle deniz salyası, ölümün ilanı...
''Müsilajı tarifle anlatmak gerekirse, oklava şeklinde bir tavuk yumurtası düşünün, bir plankton, kısa sürede anormal artış gösteriyor. Daha sonra patlıyor. Kırılınca hücre içi sıvısı ortama yayılıyor. Tıpkı yumurtanın beyazını su dolu bir bardağa dökmek gibi. Çok yapışkan, bulaşkan bir yapı...'' (28.05.2021 Söyleşi: Siren İdemen, Anıl Olcan)
Her şeyin sebebi olduğu gibi Marmara Denizi'nde görülen müsilajın da bir sebebi var elbette. Denizin özgün yapısına uygulanan işlemler bu kusmaya neden olduğu öne sürülen nedenlerden en önemlisi. Ayrıca son 40 yılda, 2 ila 2,5 derece arasında görülen sıcaklık artışından ve denize derin deşarjla salınan atıklardan kaynaklanıyor diyebilirim.
Fakat bu konuda yetkililerin yaptığı hiçbir şey yok. Yine bazı şeyler can çekişirken üç maymun oynanıyor. Ülkemizin taşı, suyu, toprağı bizim için birer altın nimet iken kalpsizce yaşanan bu soruna kafa çevrilebiliyor. Bu Dünya bizim. Çocuklarımız ve bizden sonraki nesiller için yaşanabilir bir dünya bırakmak zorundayız. Her birimiz üzerimize düşen görevi yaptıktan sonra dengeye girmeyecek hiçbir dengesizlik yoktur.
Bununla ilgili olarak Prof. Sarı, şu önerilerde bulunuyor:
- Arıtılmadan denize derin deşarjla salınan atıklara son verilmeli,
- Evsel ve endüstriyel atıkların deşarjdan önce kimyasal yükü en az düzeye indirecek ileri arıtmaya tabi tutulmalı,
- Marmara Denizi havzasında bulunan bütün akarsu ağının atık yükü azaltılmalı,
- Tarımsal üretimde iyi tarım uygulamalarına geçilerek gübre ve ilaç kullanımı kademeli olarak azaltılmalı,
- Marmara Denizi için bütüncül bir yaklaşımla yeni, iklim değişimini dikkate alan bir atık yönetim politikası benimsenmeli,
- Müsilaj için acil eylem planı hazırlanmalı